Antalya Diplomasi Forumu’nda düzenlenen “Krizler Döneminde Yenilikçi Arabuluculuk” başlıklı panelde savaş, çatışma ve kriz bölgelerinde arabuluculuğun önemi vurgulanarak uzlaşı ve güven sorunları nedeniyle sistemin işlemez hale getirildiği belirtildi.
Anadolu Ajansının (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu, Belek Turizm Bölgesi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu 2024’te m?oderatörlüğünü Avrupa Barış Enstitüsü Direktörü Michael Keating’in üstlendiği panele Sudan Dışişleri Bakan Vekili Ali es-Sadık, Vatikan Devletlerle İlişkiler Sekreteri (Dışişleri Bakanı) Başpiskopos Paul Richard Gallagher, eski Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor, Avrupa Birliği (AB) Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Miroslav Lajcak ve ABD Barış Enstitüsü Başkanı Lise Grande katıldı.
Eski Slovenya Cumhurbaşkanı Pahor, ciddi sorunlar yaşanan arabuluculuğun zayıflık olarak görülmeye başlandığını anlattı.
Çatışan taraflar arasında güven ve diyalog oluşmadığından arabuluculuk faaliyetlerinin sekteye uğradığını dile getiren Pahor, “Eskiden arabuluculuk bir güç göstergesi olarak görülüyordu fakat şu anda uluslararası siyaset tamamen değişti. Ülkeler arasında diyaloğun ortadan kalkması, güvensizliğe neden olurken ortak bir gelecek inşa etme olasılığını da yok ediyor.” şeklinde konuştu.
Pahor, diyalog, uzlaşı ve güven sorunları yaşanmasının başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere birçok uluslararası kurum ve kuruluşun varlığının sorgulanmasına yol açacağına dikkati çekti.
Dünyanın birçok bölgesinde çatışma ve felaketlerin yaşandığını dile getiren Pahor, “BM ve diğer uluslararası kuruluşların kendilerini yeniden inşa etmeleri, yeniden etkin hale gelmeleri için yeni bir felakete ihtiyaç yok. Halihazırda yeterince felaket var.” dedi.
Pahor, kriz bölgelerinde çözümün sağlanması amacıyla arabuluculuk dahil her türlü uzlaşma yolunun açılması için klasik diyalog yöntemlerine dönülmesi gerektiğini belirtti.
Dünyadaki savaşların, çatışmaların ve krizlerin çözüme kavuşturulması amacıyla herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini ifade eden Pahor, arabuluculuk ve barışçıl uzlaşma çabalarına sivil toplum kuruluşlarının da mutlaka dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
“Barış için çabalarımız sonuçsuz kaldı”
Sudan Dışişleri Bakan Vekili Sadık, iç savaşın devam ettiği Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki arabuluculuk görüşmelerinin sonuca ulaşmadığını söyledi.
Sudan hükümetinin tüm müzakere çağrılarına rağmen milislerin anlaşmaya yanaşmadığını belirten Sadık, “Hiçbir devlet, topraklarında iki ordunun varlığına izin vermez. Milisler, orduya ve hükümete yönelik ayaklanma başlattı. İç çatışmalardan bir ay sonra müzakere kanallarını açtık ve milislerin orduya entegre olması çağrısında bulunduk. Barış için gösterdiğimiz çaba ve müzakere çağırılarımız da maalesef sonuçsuz kalıyor.” diye konuştu.
Her türlü askeri çatışmanın müzakere masasında ve diplomasi yoluyla çözülebileceğine inandıklarını ifade eden Sadık, ülkede barışın bir an önce tesisi için uluslararası arabuluculuk kanallarını açık tuttuklarını söyledi.
Sadık, “Biz ülkenin normale dönmesi, iç savaşın bitmesi için Suudi Arabistan, ABD ve birçok Afrika ülkesiyle arabuluculuk yöntemi ile müzakereler yürüttük. Barış görüşmeleri defalarca sekteye uğradı ve sonuç alınamadı. Alınan bazı kararları ise milisler reddetti. Eğer müzakerelerde alınan kararlara uyulsaydı belki bugün farklı şeyler konuşuyor olacaktık.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası aktörlerin Sudan’daki iç çatışmayı bitirmek için yeterince çaba sarf etmediğini vurgulayan Sadık, hükümetin ve ordunun barış müzakereleri için açık bir yol bıraktığını dile getirdi.
“Gazze’de acil bir müdahale gerekiyor”
Vatikan Devletlerle İlişkiler Sekreteri (Dışişleri Bakanı) Başpiskopos Gallagher, kriz bölgelerinde arabuluculuğun müzakerelerin kolaylaştırılmasında önemli bir etken olduğunu söyledi.
Gallagher, çatışan tarafların müzakere istediklerini ancak gereken ödünleri vermekten kaçınmaları sonucu birçok görüşmenin sonuçsuz kaldığını anlattı.
Arabuluculukta tarafların bunu içtenlikle gerçekleştirmediğini ifade eden Gallagher, “Arabuluculuk görüşmelerinde taraflar, daha çok karşıdakinin pozisyonunu aşındırmaya çalışıyor çünkü taraflar devletleri, hükümetleri ya da grupları adına bir noktaya odaklanıyor ve kendi taleplerinden vazgeçmiyor ya da fedakarlıkta bulunmuyor. Dolayısıyla bir konuda müzakere sağlanması isteniyorsa taraflar karşılıklı olarak tutarlı olmalı ve ödün vermeye hazır olmalıdır.” diye konuştu.
Gallagher, çatışma bölgelerinde krizlerin çözülmesi için müzakere masasına çok sayıda uluslararası düzeyde arabulucunun katılması gerektiğine dikkati çekti.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılardaki görüntülerin korkunç gerçekliği gözler önüne serdiğini belirten Gallagher, “Gazze’de tüm bu yaşananlar bizi ciddi bir kayıtsızlığa sürüklüyor. Bu savaş aylardır devam ediyor. Mutlak ve acil bir şekilde müdahale edilmesi gerekiyor.” dedi.
“Dünya genelinde kabul edilebilir kuralları müzakere etmeliyiz”
AB Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Lajcak, dünyanın tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru gittiğini, bunun da birtakım riskler barındırdığını söyledi.
Evrensel değerler doğrultusunda bir model inşa edilmediği takdirde dünyanın felakete doğru gideceği uyarısında bulunan Lajcak, şunları dile getirdi:
“Bir felaket beklememeliyiz. Masa başına dönmek ve muhtemel felaketten sağ kurtulmak için dünya genelinde kabul edilebilir kuralları müzakere etmeliyiz. Bu konuda siyasi liderlere baskı uygulamalıyız. Uluslararası kurumları yeniden güçlendirmemiz lazım.”
Lajcak, kriz ve savaş bölgelerinde arabuluculuğun kesin sonuç vermesi için diyalog ve uzlaşının zorunlu olduğunu ifade etti.
“Türkiye, çatışma bölgelerinde arabuluculuk için liderlik yapıyor”
ABD Barış Enstitüsü Başkanı Grande, savaş ve kriz bölgelerinde sorunların çözümü için bölge ülkelerinin önemli bir rolünün olduğunu söyledi.
Türkiye’nin çatışma bölgelerinde arabuluculuk ve uzlaşı için ciddi temaslar yürüterek liderlik yaptığını ifade eden Grande, bu bölgelerde çözüm konusunda tüm dünyanın ısrarcı olması gerektiğini dile getirdi.
Grande, dünyada savaş türlerinin değiştiğini, farklı silahların kullanılmaya başlandığı bir süreçte barışın sağlanması için çok daha inovatif çözümler üretilmesi gerektiğini belirterek, şunları ifade etti:
“Son 60 yıldır ilk defa nükleer güçlerin karşı karşıya gelme ihtimali bu kadar yükseldi. Bunu göz ardı edemeyiz. Sanırım en büyük önceliğimiz bu olmalı. Çatışmaların seviyesini indirmeye yönelik mekanizmaları hayata geçirmek zorundayız.”
Çok kutuplu bir dünyaya giderken sorumluluk üstelenecek mekanizmalara ciddi ihtiyaç olduğunu söyleyen Grande, mevcut mekanizmaların dünyadaki sorunları çözmeye yönelik yaptırım gücünün yetersiz olduğunu anlattı.
GÜNDEM
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024